Değirmen, gerçek sevgiyi tanımlayan final cümlesi ile hepimizi teslim alıyor. Kurtarılamayan Şaheser’de bir eserin kendisinin mevzusundan daha ehemmiyetli hâle gelişi yine çarpıcı bir finalle resmediliyor. Viyolonsel’de müziğin insanlık ailesinin -ortak acılarına tercüman olan- ortak dili olabileceğine tanıklık ediyoruz. Birdenbire Sönen Kandilin Hikâyesi, alegorik bir dil kullanarak bizi ölüm hakikatiyle yüzleştiriyor. Bir Gemici Hikâyesi, sınıfsal mücadelede bilinçlenme çabasına dair. Bir Orman Hikâyesi, vahşi kapitalizme karşı ormancıların umutsuz mücadelesini anlatıyor. Dedemköylü Mehmet’le Zağar Mehmet’in “su kavgası”nı ele alan Kanal, toplumsal gerçekliği yakıcı bir dille avuçlarımıza bırakıyor. Halil Efe’nin Candarma Bekir’le olan meselesi de toplumsal problemlerin ipuçlarını barındırıyor. Bir Cinayetin Sebebi, üçüncü sayfa haberlerine yahut reality programlarına daha çok ilgi duyan, asıl meseleleriyle yüzleşmekten kaçınan toplumsal ruh hâlimize sert bir eleştiri niteliğinde. Bir gezici tiyatro kumpanyasının Anadolu turnesinde yerel odakların güç ve şehvet ilişkilerine kurban gidişini hikâye eden Komik-i Şehir, yüreğimizdeki insanlığı isyan noktasına getiriyor.